Kişilik, bir insanın kendine özgü olan, onun yaşam biçimini oluşturan, bilinçli ya da bilinçdışı bütün düşünce ve davranış kalıplarını ortaya koyan psikolojik özellikleridir. Kalıtsal, yapısal ve çevresel etmenlerin etkileşimi sonucu oluşur.
Hem kişinin genetik olarak aktardığı organik temeller, hem de yaşam deneyimleri tarafından belirlenmektedir. Kişinin bu özellikleri küçük yaşlardan itibaren kendini gösterir ve yaşam boyu ya hiç değişmeden ya da çok az değişerek devam eder. Kişilik bozukluğu yaygın ve kronik bir bozukluktur. Genel toplumdaki yaygınlığının %10 ile %20 arasında olduğu düşünülmektedir.
Kişilik bozukluklarının çoğunda gözlenen özellikler diğer ruhsal hastalıklarda da görülebilir. Kişilik bozukluğu tanısı ancak bu özellikler tipik olarak uzun dönemde görülürse ve başka bir ruhsal hastalık sırasında onunla sınırlı kalmaması durumunda konulabilir. Kişilik bozukluğu olan bireyler çevreleri tarafından uyumsuz, sıradışı ya da “kötü” kişiler olarak nitelendirilir. Bu bireylerin patolojik karakter hatları esneklik göstermez, sürekli ve yineleyicidir. Kişinin sergilediği patolojik hareket ve düşünceler, kişinin içinde bulunduğu kültürün beklentilerinden belirgin biçimde farklıdır. Ayrıca bu özellikler kişide ya sıkıntı yaratır ya da sosyal mesleki veya diğer önemli iş alanlarında bozulmaya yol açar.
Psikodinamik formulasyon penceresinden bakıldığında, kişilik bozukluğu olan bireylerin psikoseksüel gelişim dönemlerinde takılmalar ve bunun sonucunda olgunlaşmalarında yetersizlik söz konusudur. Kurduğu nesne ilişkileri bozuktur. Bu kişiler, iç dünyalarında olduğu kadar, iş yaşamlarında ve özel ilişkilerinde de zorluklar yaşamaktadırlar; davranış ve tutumlarının başkalarını nasıl etkilediğini göz önünde bulundurmamaktadırlar.
Kişilik bozukluğu olan bireylerin içgörüden yoksun oldukları, strese dayanma eşiklerinin düşük olduğu, buna karşın yardım arayışında olmadıkları belirtilmektedir. Yardım arayışında olmamalarının sebebi; bizim patolojik olarak nitelendirdiğimiz kişilik özelliklerinin, hasta tarafından genellikle normal olarak algılanmasıdır. Hasta bunlardan şikâyetçi değildir, bir başka deyişle bu özellikler ego-sintonikdir. Bu nedenle kişilik bozukluğu olan bireylerin psikiyatri doktoruna başvurusu nadirdir fakat kişilerin alloplastik olmaları, yani içsel çatışmaları sonucu başka insanları da etkileyen davranışlarda bulunmaları, çevreyi kendilerine uydurmaya çalışmaları ve genellikle çevre ile sürtüşmeleri sonucu oluşan olumsuz duygular sonucu doktora başvurabilirler.
Kişilik bozuklukları başka psikiyatrik sorunlar şeklinde de görülebilirler. Bunlar arasında intihar girişimleri, geçici psikotik ataklar, depresyon, anksiyete, öfke ya da saldırganlık, kıskançlık krizleri, alkol madde kötüye kullanımı ya da bağımlılığı ve evlilik-ilişki sorunları sayılabilir.
Psikiyatrik rahatsızlıkların çoğu belli hastalık dönemleri ile sınırlıdır yani kişi sağlıklı normal yaşantısını sürdürmekte iken belli dönemlerde rahatsızlık yaşar. Kişilik bozukluklarında ise böyle bir sınırlama yoktur, psikopatoloji süreklidir. Kişilik bozukluklarında çevresel ve iç dinamiklerin etkisiyle, zaman zaman bazı özellikleri ön plana geçse de patolojik özellikler çocukluktan itibaren vardır ve ömür boyu devam eder. Kişilik Bozuklukları arasında Paranoid, Şizoid, Şizotipal, Antisosyal, Narsisistik, Histriyonik, Borderline, Obsesif, Kaçıngan ve Bağımlı Kişilik bozuklukları yer almaktadır. Kişi de bu durumların sadece biri olabilirken, genellikle kişide birkaç kişilik bozukluğu birlikte bulunur.