Halk arasında takıntı bozukluğu adıyla bilinen Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), istemsiz şekilde zihne gelen, kişiyi huzursuz ve tedirgin eden, inatçı biçimde yineleyen düşüncelerden oluşan obsesyonlar ile, bu düşüncelerden kurtulmak, rahatlamak için yapılan hareketlerden oluşan kompulsiyonlardan meydana gelir.

Kirli olduğunu düşündüğü için sürekli el-vücut yıkanması, kapıyı ya da doğalgazı kapatmadığını düşündüğü için tekrar tekrar kontrol edilmesi, kendine ya da çevresine zarar geleceğini düşündüğü için bunu engellemek amacıyla çeşitli davranışlarda bulunulması tipik hastalık davranışlarındandır. Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere zihne gelen düşünce kişide büyük bir rahatsızlık ve sıkıntı doğurur, kişi bu sıkıntısıyla baş edemez ve kurtulmak için çeşitli davranışlar yapmak zorunda kalır.

Genellikle 18-25 yaşları arasında başlayan OKB, çocukluk yaşlarından itibaren görülebilir. Çizgilere basmadan yürüyen, bir işi yapmadan önce içinden belli bir sayıya kadar sayan ya da sürekli aynı kıyafetini giymek isteyenlerde OKB akla gelmelidir.

OKB hastaları genellikle aşırı titiz, düzenli, kontrolcü ve mükemmeliyetçi olurlar. Ayrıntılara çok fazla önem verip, keskin kuralları olurlar, ikili ilişkilerinde aşırı derecede kibar ve saygılı olabilirler. Kişinin her işi 3-5 kez kontrol ederek yapmaları, çok titiz ve özenli olmaları çevresindeki bireylerin hoşuna gitse de hastalık ilerledikçe kendisi ve çevresi içinde de sıkıntı oluşturmaya başlar. Çünkü hastalığın doğal seyri olarak kişinin bir işi yapma süresi gittikçe uzamaya başlar, 3-5 kez kontrol etmeler yetmeyerek sayıyı arttırır, bu da işin çok geç bitmesine, zamanında tamamlanmamasına, hatta hiçbir işi yapamamasına yol açar. OKB hastası çevresindeki insanlarında kendisi gibi olmasını istediğinden onları kontrol altına almaya çalışır ve bu durum çatışmalara sebebiyet verir. Genel olarak kaygı eşikleri düşüktür, kendilerinde stres oluşturabilecek tüm olayları bir an önce çözmek isterler. Sabırsızdırlar, beklemeye gelemezler.

Kişi yaptığı davranışların saçma olduğunu bilse de kendisine engel olamaz; çünkü zihne gelen sıkıntı yaratıcı düşünce gittikçe artar, kişi kendini suçlar, çaresiz ve kötü hisseder. Bu düşünceden kurtulmak için yaptığı rahatlatıcı davranıştan sonra ise sıkıntısı azalmakla birlikte kısa bir aradan sonra aynı sıkıntılı düşünce tekrar aklına gelir ve bu durum kısır döngü şeklinde tekrarlayıp gider. Kirlenme obsesyonu olan kişinin hiçbir şeye dokunmamasına, namaz kılmak için aldığı abdestin bozulduğunu düşünen kişinin tekrar tekrar abdest almasına ve kendini günahkar hissetmesine, kapıyı-pencereyi kontrol etmek için sık sık işten eve gelmesine, aşırı mükemmeliyetçi ve kuralcı yapısı nedeniyle çevresiyle iletişiminin gittikçe bozulmasına neden olur. Kişinin hayatı gittikçe çekilmez sıkıntılı bir hale bürünür. OKB hastalığının psikiyatrik tedavisinde farmakolojik-ilaç tedavileri, Dinamik Yönelimli ve Bilişsel Davranışcı Psikoterapiler kullanılmaktadır.