Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor. Ülkemiz de sosyal medyayı en çok kullanan ülkeler arasında. Peki sosyal medyayı kim, neden kullanıyor, bu mecradaki paylaşımlar insanları nasıl etkiliyor?

Haberin detaylarına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Haber görseline buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

 

SOSYAL MEDYA KULLANIM NEDENLERİ

Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor. Ülkemiz bu alanda zirveyi bırakmıyor. Peki sosyal medyayı neden kullanıyoruz ?

Adı paylaşım olsa da, genel hatlarıyla görünme ve görme amacıyla sosyal medyanın kullanıldığını söyleyebiliriz. Üstelik bu görünmenin, pekte saf olmadığını eklemeliyiz. Kişi görünmek istediği haliyle kendini gösteriyor. Gerçeği eğip bükerek, ötekinin ilgi ve beğenisini kazanmaya yönelik bir gösterimden bahsedebiliriz. Bu durum gösteren için de, bakan içinde sıkıntı oluşturuyor. Olduğundan daha iyi haliyle kendini göstermek zorunluluğu, kişinin kendilik algısını da, kendini kabulünü de yıpratıcı eylemlerdir. Gerçekte olduğunun sevilmeyeceğini düşünerek, istediği ilgiyi, ve beğeniyi alabilmek için kendini “güzelleme” zorlantısına giriyor. Gerçek kendiliğinden uzaklaşmak, sürekli iyi pozlar veya enteresan laflar etmeye çabalamak hem bir baskı hem de kimlik karmaşası yaratıyor. Bağımlılıklarda olduğu gibi aldığı beğeni oranı yetmeyerek daha enteresan hale bürünüp daha çok beğeni talep ediyor. Yaratılan sahte kimliğe kendisi de inanmaya başlıyor.

Bu görsellere bakan için de işler pek iyi seyretmiyor. Gördüğü resimler, pozlar, mekanlar veya edilen lafların kendinde olmadığı düşüncesi, kişide eksiklik ve yetersizlik duygusu oluşturuyor. Bu basit bir kıskançlıktan yıkıcı hasete kadar uzanabiliyor. Aralardaki mesafe ve sınırların olmayışıyla da, karşı tarafı hakaret veya küfürle küçük düşürmeye başlıyor. Kendi hayatını sorgulamaya, sürekli bir kıyas ve rekabet içine girmeye yöneliyor. Arkadaşının yüzüğünü gördüğünde dönüp sevgilisine çemkiriyor veya şirket yemeğinde çekilmiş “güzel bir foto” gördüğünde kendi işine, mesleğine dair olumsuz duygular hissediyor. Elde ettiklerini değersizleştirip, elde edemediklerini göklere çıkarıyor.

Sürekli rekabetin içinde olmak, sürekli sahip olmak zorlantısıyla yaşamak, bizden iyi, bizden mutlu, bizden başarılı birilerinin her daim olabileceği gerçeğiyle birleştiğinde sonuç hüsran ve mutsuzluk oluyor.

DİKİZLEME, BAKMA- Neden diğer hesaplara bakıyoruz

Diğerlerinin paylaşımlarına bakmak, dikizlemek, temelde yine görünme arzusunu barındırır. Yeni doğan bebek ilk öteki yani annenin kendine bakmasını ister. Onun arzusu olmayı talep eder. Bir dönemde bunun olduğunu zanneder. Bir süre sonra annesinin, sadece kendine bakmadığını, babayla,diğer kardeşlerle veya diğer insanlarla da ilgilendiğini görür. Bende ne eksik ki veya ben ne yapamıyorum da bu kadın başka yerlere de bakma ihtiyacı hissediyor diye düşünmeye başlar. Ve annesinin ilgilendiği kişilere bakmaya, onlar gibi davranmaya çabalar. Onlardaki özellikleri de sahip olursam annemin yeniden arzusunu kazanabilirim diye düşünür. Bu durum sosyal medyada da aynı şekilde gerçekleşiyor. Toplum ve diğer insanlar neye gülüyorsa bende o şekilde komiklik yapmaya, toplum hangi arabayı beğeniyorsa ben de o arabaya sahip olmaya, ya da toplum hangi tatil yöresini istiyorsa ben de oraya gitmeye çalışırım. Sonuçta ötekilerin, toplumun beğendiği ve istediği şeyleri yaparsam veya onlara sahip olursam toplumun beğenisini ve ilgisini kazanırım algısı oluşur. Yani dikizlemek de sonuç olarak kendini teşhir edip, ötekinin arzusunu kazanmak için yapılır. Sosyal medyayı en çok kullananlara baktığımızda, bu beğeniye ihtiyacı çok daha fazla olan gençleri ve aktif bir ilişkisi olmayan insanları görmemiz şaşırtıcı değil.

Paylaşımların farklılığının nedeni nedir?

Şiir paylaşmakla, yemek fotoğrafını veya dekolteli fotoğrafını paylaşmak çok farklı değil aslında. Hepsi beğenilme ve kendini gösterme isteğine yönelik eylemler. Ben burdayım, beni fark edin çabasıdır. Kişi sahip olduğu unsurlarla ve karakter özelliklerine göre aynı sonuca ulaşmaya çalışıyor.

Fiziği düzgün olan fiziğini, parası çok olan sahip olma gücünü, entelektüel bilgisi olanda bu bilgiyi teşhir ediyor. Elinizde ne varsa onu kullanırsınız sonuçta.

Hem fiziği hem entelektüel bilgisi olanın ise kişilik yapısı belirleyici oluyor hangisini ne şekilde kullanacağına. İnsan yaşamına uzunlamasına baktığımızda, hedefe ulaşmaktan çok, o hedefe nasıl ulaştığı daha çok önem arz eder. Diğerlerinin gözünde bilgili olmak mı yoksa fiziksel açıdan çekici olmak mı makul sorusunu da sormak gerekir.